Kafkasya Sayıklamaları

1- Hürriyet Kasidesi

Bugünlerde eğer Ahbazların ya da Osetlerin bir Namık Kemal’i olsaydı oturup Hürriyet Kasidesi yazardı kesinlikle. “ Ey didar-ı Hürriyet senin de esirin olduk !” diye başlardı bu şiir. Nitekim Rusya’nın Abhazya ve Osetya’yı tanıdığını açıklamasının ardından bizim şuara takımının söylemek isteyip de beceremediği söz, aslında “Ey didar-ı hürriyet, senin de esirin olduk, gerçi kurtulduk esaretten!” mısraından ibaret.

Bizden de bir selam ve bir mısra ata yurdumuza.

“Itıknamen kutlu olsun ey kavm-i ahrar.
Azad da bir usul-i istiklaldir demişler.
Ben gurbette dilşad sen orada bi karar,
Temenna da bir şerait-i ikbaldir demişler.” 

Yukarıdaki mısraları anlamayanlar üzülmesinler, bilakis şu şekilde düşünüp mutlu olabilirler, bu satırlar Abhazca ya da Osetçe olsa idi yine anlamayacaklardı.

           

2- Maruzat…

Öncelikle şunu hatırlatmak ihtiyacı duyuyorum. Bu satırların yazarı, hayatı boyunca hiçbir şeyi Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlığını görmeyi arzu ettiği kadar arzu etmemiştir. Bölgenin bütünüyle olmasa da oradaki halklardan birinin şahsında kısmen bağımsızlığını alması, bu satırların yazarı için yaşam sebebidir, benzersiz bir mutluluk sebebidir.

Bilenler bilir ki bu maksat uğruna samimi gayretlerimiz olmuştur. Bu sebeple bu yazının Abhaz veya Oset Halkının bağımsızlık sevincine gölge düşürdüğü  düşünülmesin. Bilakis anayurda dair endişelerimizi dile getirme kastıyla kaleme aldığımız görüşlerimizdeki ironi üslubumuza verile. 

3- Önce Bizim Kafkasya;

Swift’in dünyaca ünlü Gülliver adlı kahramanı tarafından anlatılan Lilliput ülkesi gibi bir yer. Dedelerimizden duyduklarımızla, okuduklarımızla, işittiklerimizle şekillendirdiğimiz bir diyar. Bizzat gidip görmek de oranın gerçeği hakkında tam fikir edinmemize yetmiyor. Yumurtayı hangi tarafından kırmak gerektiği konusunda anlaşamayıp kavga eden kavimler yaşıyor orada. Halbuki yumurtanın hangi tarafından kırılması gerektiği konusundaki en doğru bilgi bizim zihnimizdedir. Kimine göre ortalığı huzura kavuşturmak için Rusları yok etmek gerek, kimine göre dini, kimine göre Çeçenleri, kimine göre bölgeyi alıp Madagaskar’a taşımak gerek, son zamanlarda hakim görüşe göre Gürcüleri yok etmek en kesin çözüm.

 

4-Gerçek Kafkasya,

Dünyanın orta yerinde tarih boyunca büyük güçlerin çıkar çatışmalarına mekanlık etmiş diyar. Bu çıkar savaşlarını yapan büyük güçler hiçbir zaman orada yaşayan küçük nüfusa sahip halklara fikir sormamış, sormayacak da. Tepişen fillerin ayakları altında ezilen çimenlerle kaplı bir coğrafya. En küçük bir toprak parçası bile yeryüzünü temelinden sarsacak öneme sahipken birbirinden farklı sayısız halkın hiç birinin hayatının önemi yok dünya için. farklılıklar oranın gerçeği, birbirine düşman olan her kavim gerçekte diğerinin öz be öz kardeşi.

 

5- Sorun tanımları,

Büyük güçler için sorun bu bölgeyi mutlak hakimiyet alanı içerisine dahil etmek. Yer altı, yer üstü kaynakları, jeopolitik ve stratejik konum ve sair özelliklerinden dolayı yutulması, emilmesi, massedilmesi gereken sahanın hiç kimsenin hakimiyetine bırakılmayacak kadar önemli olması.

Orada yaşayan halklar açısından sorun; halk olarak varlıklarını sürdürüp sürdüremeyecekleri. Binlerce yıllık bir süreçte oluşturulan görkemli kültürün gelecek nesle devredilip devredilemeyeceği. Bu bölgede yaşamak ve soluk almak, savaşsız, gürültüsüz patırtısız yaşamanın mümkün olup olmadığı.

Diaspora açısından sorun; zihinlerdeki masal ülkesiyle gerçek Kafkasya’yı kıyaslayamamak, bölgeye bütünsel bakamamak, tam anlamıyla anlayamamak, onlara yardımcı olamamak ve buna rağmen bir türlü orayı unutamamak, bırakamamak, vazgeçememek…

 6- Ve Bağımsızlık Kavramı;

Kendi yaşam alanı içerisinde serbestçe siyasi örgütlenmesini tamamlamış, bu örgüt eliyle varlığını sürdürmek ve geliştirmek için serbestçe gayret gösteren bir halkın diğer devletlerle ilişkilerinde eşit süje olarak tanınması şeklinde tanımlanabilir aslında bağımsızlık. Bunun şartları vardır tabii, ekonomik bağımsızlık, kültürel bağımsızlık vs gibi. Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlığı Güliver’in anlattığı Lilliput ülkesinin bağımsızlığından farklı anlamlar taşımaktadır. Çünkü beraberinde bir takım ciddi sorumluluklar getirmektedir.

 

7- Self Determination…

Safsata… Türkçe’ye kendi kaderini tayin etme hakkı olarak çevrilir, hiçbir zaman pratiği olmamış, hiçbir zaman olamayacak bir kavramdır. Gerçekte gayet vazıh bir şekilde ortadadır ki hiçbir halk diğerlerinden bağımsız bir şekilde kendi kaderini tayin edebilme becerisine ve hakkına sahip değildir. Tıpkı bir ekosistem içersinde bir canlının varlığının diğer canlının varlığına bağlı olması gibi halkların varlığı ve kaderleri de diğerlerinin kaderine bağlıdır. Özgürlük, bağımsızlık filo sahibi olmaya benzer, filosu en güçlü olan için filosu daha az güçlü olanların alayı korsandır.

Self determination’un halihazırda Kafkasya’da vaki durumu Putinokratya yahut Bushokratya şeklinde görülmektedir.

 

8- Bütünsel sorunun kırılma noktalarından birisi; Abhaz – Oset bağımsızlığı;

Abhazlar açısından savaşı verilmiş bir edinim… Osetler açısından bağımsızlık, bir göz isterken iki göze sahip olmak, üstelik de gözlerden birinin ela birinin de boz olması gibi bir anlama geliyor. Çünkü Abhazlar için değilse de Osetler için tam bağımsızlık talebinin olup olmadığı tartışma götürür. Zira Güney Osetya’nın Kuzey Osetya’yla birleşme, Rusya Federasyonuna bağlanma gibi tereddütleri de olmuştur. Her halükarda da yüksek bir dağ doruğundan bakıldığında Abhaz ve Oset halklarının politik bir manevra gereği ileri sürülmüş satranç taşları olduğu aşikar. Taşın fonksiyonunu itiraf etmek ise iş bu sayıklamanın sahibi için zûl…

Bu aşamada bağımsızlık hakkedilmemiş, bahşedilmiştir. Dolayısıyla mesele Erol Karayel üstadın tespit ettiği tarzda bir kazanım değil, ikram kabulünden ibarettir. Bir ıtıknamedir. Yazık ki bu ıtıkname kulun mülkiyet, yaşam, kültür gibi haklarını tanıyan bir ıtıkname değildir.

Bu acı gerçek Abhaz bağımsızlık savaşına gölge düşürmez, bu onurlu savaşı küçültmez. Zira 1993’teki Abhaz özgürlük mücadelesi Rus gölgesinde verilmiş bir mücadele değildi. Tıpkı Çeçen özgürlük talebinde olduğu gibi kendisini Gürcistan ve Rusya’ya bağlayan bütün bağları koparma iddiasındaki bir mücadele idi.

Abhazya ve Osetya’nın Rusya tarafından tanınması her insaflı yüreğin kabul edeceği şekliyle konjonktür gereğidir

 

9- Prizmadan yansıyan ışık…

Abhazya’nın bağımsızlığı konusunda sorun bağımsızlık talebinin meşruluğu yahut hukukiliği değilse de mümkünlüğü konusunda düğümlenmektedir. Yani bu bağımsızlık talebinin dünyanın, Kafkasya’nın ve Abhaz – Oset halkının gerçeklerine uyup uymadığı üzerinde kafa yormak gerekir. Devlet bir gereksinimin sonucu olarak ortaya çıkmış bir örgütlenme şeklidir. Bu gereksinim örneğin Osetler açısından var mıdır, yahut Osetler müstakil bir devlete gereksinim duymakta mıdır? Devlet denilen yapıyı bütün kurum ve kuruluşlarıyla işletebilecek insan potansiyeline, ekonomik güce ve bilgiye sahip midir?

Abhazya ve Osetya açısından bağımsızlığın tanınması Self determination sonucunu doğurmasa da kaderi birbirine sıkı sıkıya bağlı halkların yaşadığı Kuzey Kafkasya için yeni bir sürecin başlangıcıdır. Bu sürecin olumlu mu olumsuz mu yansımalarını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. Eğer bir Kafkas Diasporasından bahsetmek mümkün ise diasporanın bu sürecin kendilerine ne gibi sorumlulukları yükleyeceğini tartışması ve proje üretmesi gerekmektedir.

 

10- Üretilecek projelerin neler olabileceğine dair tekerlemeler,

Türkiye’de uluslararası temsil kabiliyeti olan bir lobi oluşturulabilecek midir?

Türkiye’deki Kuzey Kafkasya kökenliler, anayurtlarına yerleşme şartı aranmaksızın çift vatandaşlık hakkı kazanabilecekler mi? Bu durumun dünya üzerinde farklı örneklerini bulmak mümkün. Türk ana babadan ülke dışında doğan çocukların Türkiye vatandaşı olması gibi Abhazlığını nüfus ve sair belge ile ispatlayabilen kişilerin ve bunlardan doğan çocukların Abhaz vatandaşı olması sağlanabilecek midir? Bu kişilerin Abhazya’da gerçekleştirilecek seçimlerde oy kullanması mümkün kılınabilir mi? Bu durum Abhazların demografik sorunlarının sebep olduğu olumsuzluklara çare olabilir mi?

Özgür bir Abhazya Kuzey Kafkasya’daki özerk cumhuriyetlerde yaşayan ve kültürel kaygılar taşıyan insanlar için bir var oluş adası haline getirilebilir mi?

Abhazya’nın ekonomik özgürlüğünün sağlanması imkanı var mıdır? Ekonomik yada sosyal çıkarların Rusya ile ters düşmesi durumunda Abhazya için Türkiye bir alternatif alan haline getirilebilir mi? Abhazya müstakil bir Gürcistan’ın Türkiye’ye verdiği güvenin ve faydanın alternatifi olabilecek midir?

Tüm bu soruların yanıtlanması kötü niyetli olduğu tarihi vesikalar ve bilirkişi beyanlarıyla sabit olan bir eniştenin öpücüğünü kutlamaktan daha öncelikli bir gereksinimdir.     

Av. Hulusi ÜSTÜN

Kafkasya Sayıklamaları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön